Alp Arbak yazıyor…
Bodrum’da dün akşam yaşanan talihsiz bir olay, hepimizin aklına aynı soruyu getirdi; “Bodrum’da güvenlik zaafiyeti mi var?”
Olay yeri ise hepimizin defalarca uğradığı, denizin esintisini soluduğu, teknelerin güzelliğini izlediği, Bodrum merkezinin kalbinde yer alan Bodrum Denizciler Derneği Cafe. 3 alkollü saldırgan, hesap tartışması yüzünden neredeyse masum insanların canına kast edecek noktaya geldi.
Cesaret Nereden Geliyor?
Peki ama, Bodrum’un en işlek yerinde böyle bir olay nasıl yaşanabiliyor? İnsanlar bu deli cesaretini nereden alıyor? Daha önemlisi, bu kişiler belinde silahı, cebinde bıçağı nasıl bu kadar rahat taşıyabiliyor?
Olay, Bodrum’un adına ne yazık ki bir leke daha sürdü. Çünkü “Bodrum’da” olduğu için tüm haber bültenlerinde yer aldı. Bu da kentimizin imajına gölge düşürdü.
Trafikte de Aynı Manzara
Ne yazık ki sadece kafelerde değil, trafikte de tablo aynı. Basit bir korna çaldığınızda bile, el frenini çekip belindeki tabancayı veya cebindeki bıçağı çıkarıp üstünüze yürüyen şehir eşkıyaları var.
Güvenlik mi, Kültür mü?
Burada sorulması gereken kritik soru şu;
Gerçekten bir güvenlik zaafiyetimiz mi var, yoksa toplumsal kültürümüzde bir çürüme mi yaşıyoruz?
Bildiğim kadarıyla Bodrum Emniyet Teşkilatı da, Jandarma Komutanlığı da kısıtlı personelle elinden geleni yapıyor. Ancak buna rağmen son günlerde yaşanan bu tür olaylar bize düşündürücü bir tablo sunuyor.
Çıkış Yolu
Belki daha fazla personel, belki daha caydırıcı denetim, belki de en önemlisi daha güçlü bir toplumsal bilinç… Çünkü güvenlik sadece devletin değil, toplumun da omuzlarında yükselen bir değer.
O halde yeniden soralım;
Bodrum’da güvenlik endişesi var mı?
Olaylara bakınca, “Yok” demek çok zor…
